Uyku tutmayan gecelerin sabaha karşısında veya halsizlikten öldüğünüz bir pazar günü; öylece yatağa yığılmış tv karşısında zaping yaparken, trt3 veya eurosport'da yayınlanan abik gubik spor dallarının turnuvalarını veya dünya şampiyonalarını izlemekte karar kılabilirsiniz. İnsanı kesinlikle oyalıyor ve eğlendiriyor, tecrübeyle sabittir.
Dün de nordic ski walking world championship'e denk gelmiş bulundum ve bu sporu yapmaya kalkışan insanların neyin peşinde olduğunu gerçekten çok merak ettim :) Kayak, adı üzerinde kaymak fiilinden türemiştir ve bir miktar kar bulunup, ayağınıza kayak geçirildiğinde bayır aşağı kayılır değil mi! En azından öyle olmasını bekleriz. Ama yoooook! İsterseniz dümdüz yolda, hatta yokuş yukarı, deli gibi kar yağarken kayaklarla 10km boyunca yürümeyi, vücudunuzun en olmayacak yerlerinden kas fışkırtmayı, muhtemelen bel fıtığı olmayı, parkuru tamamladığınızda insan üstü gereksiz bi güç sarfetmiş olmanın bedeli olarak dil dışarda yere yığılmayı göze alıyorsanız, bu yaptığınız işe "nordic ski walking" denecektir; içiniz ferah olsun.
Bir de bu sporun daha da saçmalığa doğru giden bir versiyonu var; tüm bu zorluklara ilaveten; parkurun belli kısımlarında ayağınızda kayaklar, durup bilmem kaç metre öteden tüfekle hedef vuruyorsunuz ve sonra dümdüz yolda ilerlemeye devam ediyorsunuz. Peki ama niye?? Heidi'nin yaşadığı köyde ikamet etsem, yollar kapansa ama çalışkan bir öğrenci olarak her şart altında okula gitmeye kalkışsam ve uzaktan boz bir ayı görsem, kesinlikle kendimi nası koruyacağımı öğrenmiş olabilirim bu spor dalını yaparak, ona hiç bir lafım yok :)
Bir başka garip spor dalı ise -adını bile bilmiyorum maalesef- 4-5 kişilik bir takımın bowling oynarmışçasına elinde bir aleti buzda bırakması ve takım elemanlarından birinin adeta temizlikçi gibi o atılan aletin önünde gidip, yeri durmaksızın silerek kayganlaştırması ve en çabuk sürede finish'e varabilmekten ibaret. Yani bundan daha saçma bir spor icat edilemezdi herhalde! Canınız sıkılıyorsa tabu oynayın, risk oynayın, scrabble oynayın. İlla fiziksel güç sarfedeceğim diyorsanız, efendi gibi sahile çıkın koşun, bisiklete binin. Takım ruhundan vazgeçmem diyorsanız futbol,basket oynayın hatta sualtı rugby'si bile kabulümdür, makbuldur. Ama o streç elbiseleri giyip vileda ile yer siler gibi ne olduğu belirsiz birşeyin önünde koşturmayın :)
Spora teşvik amaçlı, Atatürk'ün söylediği ve aynı zamanda eski bir latin özdeyişi de olan "sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" ifadesini doğru yorumlayalım, herşeyi tadında bırakalım.
Her Şey Yerli Yerinde
3 ay önce
bu yazında bir gag zamanı gülse birsel havası sezdim :)
YanıtlaSilhaha bu bağlamda yazının bitiminde şu video görüntüye girer. Muhtemelen isveç-norveç kökenli bir aile karşımızdadır. Görüntünün altında böyle 12/02/1992 filan yazar :D ailece gidilen kış tatilinde, kayak yaparken düşüp durulan komik enstantaneleri izleriz. Araya da işte yarışmalardan bi kaç kaza görüntüsü eklendi miydi tamamdır : ))
YanıtlaSilbahsi geçen 4-5 kişilik takımın buz üstündeki gerçekleştirdikleri şahane sportif aktivetin adı curling (türkçesi körling'miş), ve yanılmıyorsam amaç o zımbırtıyı belli bir mesafede durdurmak, sonsuza kadar götürmek değil :)
YanıtlaSilneyse en azından ismi birşeye benziyor :)
YanıtlaSilben amacının en kısa sürede belli bir noktaya getirmek olduğunu zannediyordum, durdurmanın da amaç dahilinde olduğunu bilmiyordum.
ama her ne olursa olsun
"die einzig richtige Reaktion waere mit diesem blühenden Unsinn!! nichts zu tun haben zu wollen" :))