6 Nisan 2011 Çarşamba

Salyangoz Havası


Yağmurlu havanın ardı arkası kesilmedikçe, her güne yeni bir avare salyongazla başlayıp, bir başka salyongazla güne veda eder oldum. Oldum olası merak etmişimdir bu hayvanların yağmurla olan derdini. İnsanda ikirciklikli bir hal yaratır bu familya. Bazen sel felaketinden pılını pırtısını toplamış kaçan bir mülteci ruhuna sahip olduklarını düşündürtürler, bazen de deniz görmeyen bir memleketten gelip İstanbul Boğazını görmeye can atan avare turistleri hatırlatırlar bana.

İşte bu kafa karışıklığımın beni harekete geçirmesi üzerine öğrendim ki, vücutlarındaki su oranı çok fazla olan salyangozlar aşırı sıcaklarda kurumamak için kabuklarına çekilip günlerce orada kalırlarmış. Bir yandan da nemli havaya pek düşkünlermiş. Anlayacağınız bugünlerde ortalıklarda dolanmaları yaz aylarında büründükleri o devrimci ruhlarından değil, bilakis sefa pezevengi olmalarındanmış. Eh malum fazla ehli keyif olmak işe yaramaz. Dolayısıyla bu hayvancıklar da kaçınılmaz olarak -her ne kadar Türkiye'de paçayı kurtarsalar da- Avrupa'da kaynar suyla dolu tencerede bitirebiliyorlar ömürlerini.

İsminin sümüklüböcek olduğuna aldanmamak lazım. Doğruyu söylemek gerekirse sofraya yemek olarak geldiğinde epey leziz bir tat bırakır damakta. Rahatlıkla pesto soslu, bol tereyağlı kalamara benzetilebilir. İçimde inceden filiz vermeye çalışan Vedat Milor'u bir başka yazıda tartışırız ama size tavsiyem görüntüleri korkutmasın, birgün tadına bakın. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder