19 Ekim 2009 Pazartesi

Amores Perros ruhun gıdasıdır!

Dün yazdığım reçete hiç işe yaramadı. Ne gökten piyano düştü, ne o sevgili cin ali ile karşılaştım. Üstelik bu hayalkırıklığı (!) yetmezmiş gibi, 31.avrasya maratonunun olduğunu tamamen unuttuğum için, Boğaz Köprüsü'nün trafiğe kapandığını son dakikada öğrendim. B planı olmayan safkan Amerikalılar gibi ne yapacağını bilmez bakışlar içinde etrafa bakındıktan sonra, deniz otobüsü çözümünü bulsam dahi tam 1.5 saat gecikmeyle hastaneye varabildim.


Kulağımda müzik, o hışımla sokakta yürürken, dinlediğim bir şarkı imdadıma yetişti neyse ki.. Amores Perros filminin soundtrack'i olan bir şarkı var. Control Machete'nin Ely Guerra ile beraber yaptığı bir düet. Latin rap demek yanlış olmaz sanırım tarzları için. (Şarkıyı dinlemek isteyen parmak kaldırsın!)


Sözleri baştan sona anlamasam da; solistin şarkıyı içten söyleyişi mi, yoksa Amores Perros filmini çok severek izlediğim için mi yada o anki ruh halimden dolayı mıdır bilmiyorum ama öyle iyi geldi ki..

Bir anda kalabalığın içinde hem hırçın ama bir o kadar da umursamaz bir şekilde yoluma devam etmeme sebep oldu. Özellikle erkek vokalin girdiği kısımlarda "kahpe felek" isyanı vardı içimde, son dönemde yaşadığım sıkıntılı şeyler o esnada aklımdan geçerken. Ama aynı zamanda kadın vokal kendini belli ettikçe de "tüm bunların bir anlamı olmalı, herşey çok güzel olacak" umudu yeşerdi inceden.

Sanırım, yarın gün yine bu şarkıyla başlayacak benim için.

18 Ekim 2009 Pazar

A quoi ça sert, l’amour



Tüm bir cumartesi gününü ve akşamını grip olmam yüzünden evde hapis kalarak bitirdim.
Pazar gününü ise hastanede nöbet tutarak geçirmek zorundayım. Dolayısıyla hem huysuz hem de hastayım off!

Ne hoş bir haftasonu değil mi!!!! Bunun bir anlamı olduğuna inanmak istiyorum...

Şuan kendime reçete niyetine videodaki gibi gökten piyano düşüşü ve o hep çok seveceğim cin ali ile karşılaşma yazıyorum. Beni ancak o iyileştirir sanırım.


Endikasyonları: gribal ve diğer bakteriyel tribal enfeksiyonlarda hem aneljezik hem de antipiretik etki gösterir.

Kontrendikasyonları: parasetamole karşı duyarlılık ve antiaşk hastalıkları olan kişilerde kontrendikedir.

Yan etkiler: Edith Piaf nadiren alerjik ve aşırı duyarlılık reaksiyonlarına ve makülopapüler döküntülere neden olabilir. Yine çok nadir olarak mide bulantısı görülebilir. Bu yan etkiler ilaç kesildiğinde ortadan kalkar.

Kullanım şekli ve dozu: yetişkinlerde yola çıkmadan az evvel ve hastaneden çıktıktan sonra alınmak üzere gerekli tablet dozajı günde 2 kere bir 500 mg'dır.

Seksi Şarkılar

Bugün Milliyet'in Cumartesi ekinde gözüme çarpan bir başka konu da Mehmet Tez'in eğlenceli köşe yazısı oldu. Yeri gelmişken, kendisini ailece (!) severek izlediğimizi belirtmek isterim. Cumartesileri gazete keyfi Mehmet Tez ile bir başka güzel : )) Abarttığımı düşünenler olabilir ama gerçekten onun sayesinde, her hafta ipod'a yüklenecek yeni şarkılar listesi yapabiliyorum. (üstelik bu liste çok farklı ülkelerin, daha evvel adını hiç duymadığım ama tam da müzik zevkime uyan yeni gruplarlarıyla dolabiliyor.)

Neyse, konuya dönecek olursa; kendisi yazısında; güne başlarken, duş alırken, yağmur yağarken vb. durumlarda dinlenecek şarkılar hakkında konuşulduğunu ve bu noktadan hareketle seksi şarkıların neler olabileceği üzerine düşündüğünden bahsediyor. Hatta kendi web sitesinde de twitter'daki takipçilerden gelen önerilerle bir liste oluşturmuş ve tamamını bizlere sunmuş, ilgisini çekenler için buradan buyrun.


Eh bu yazı bu kadar ilgimi çektiğine göre, yine bir top 5 oluşturmak şart oldu.



5. Photek - Lost Blue Heaven

4. Depeche Mode - I Feel You

3. Yansımalar - Bab-ı Esrar

2. Massive Attack - Inertia Creeps

1. Depeche Mode - In your Room




(P.S : Olur da Mehmet Tez, tesadüfen bloguma denk geliverirse bu son cümle ona gitsin: "eğlenceli gözlemlerin, akılda tutulası albüm önerilerin kısacası keyifli yazıların için teşekkür" :) )

Hayalimdeki iş

Bir önceki post'umun üzerinden bir kaç gün geçti ve bugün Milliyet'in Cumartesi ekinde şöyle bir haberle karşılaştım :

" İçinizde ukde kalan mesleği yapmanızı sağlayan kardeşler; keşke başka meslek seçseydim diyenlerdenseniz Hayalimdeki İş'e başvurup bir süreliğine merakınızı tatmin edebilirsiniz. 62 seçeneğiniz var."

Başvurmak için http://www.hayalimdekiis.com/ adresine girmeniz yeterli. Kendilerinin buradan reklamını yapmayı boynumun borcu bildim, zira çok orjinal birşeyi başarmışlar. Kendi alanında başarılı olan kişilerle tanışıp o meslek hakkında 2-3 gün deneyim sahibi olabiliyorsunuz. Üstelik ücretleri de çok ucuz olmamakla beraber hiç de uçuk değil.

Hatta doğumgünü partilerinde, doğum günü sahibine; aile üyelerinin, arkadaşların birleşip alabileceği bir hediye de olabilir bence. Sevgili dostlarım, gelecek doğumgünümde harekete geçmenizi bekliyorum. Neredeyse 1 sene var, para biriktirsiniz bence ahahah (yüzsüzlük dizboyu:P)

Ayrıca listede, "Saat ustası" seçeneğini görebilmiş olmak da gözlerimi yaşarttı. : ))
Tabii kendi postumdaki meslekler sitedekilerle karşılaştırıldığında tabiri caizse "avam tabaka" işler. Sitedeki "zeytinyağı üreticiliği, sommelier,agro-eko turizm işletmeciliği" seçenekleri daha ziyade 55 yaşıma geldim, holding yöneticiliğini bırakıp bodrum'a yerleştim, köylüye sanatı sevdirmeye çalışırken pazar günlerimi de "hayatta kaçırılmaması gereken zevkler" benzeri yazıları okuyarak, St. Tropez'deki o butik otelde bi türlü "Chanssone Bordeaux" şarabını deneyemediğime hayıflanıyorum kitlesine hitap ediyor.

Öte yandan çok değişik ve eğlenceli mesleklere de yer ayırmışlar. Örneğin arkeoloji, sihirbazlık, seramik sanatçılığı, yunus eğitmenliği gibi seçeneklerle farklı kesimlerden çeşitli gruplara ulaşmak mümkün duruyor.

Bu seferde "küçük burjuvazi" sınıfına geçerek yine sizlerle top 5 listemi paylaşmak istiyorum :

5. Halkla İlişkiler Ajansı Sahibi: 1 günlüğüne Samantha Jones gibi gezinmek, hiç fena olmazdı.

4. Veteriner: "Bukalemunum bana küstü, artık renk değiştirmiyor, ne yapmak lazım?" veya "İguanam çok sinirli oldu, her eve yeni gelene yelesini açıyor, zaptedemiyorum" gibi sorunlarla gelen müşterilere yaklaşımı öğrenmeyi çok isterdim.

3. Çikolata Butiği İşletmeciliği: Aslında tatlıyla özellikle de çikolatayla aram hiç yoktur. Ama değişik şekilli çikolatalar üretmek, onları meyvelerle şekerlerle kombinleyip süslemek çok cezbedici geliyor. Araf kitabındaki Gail karakterinin türkiye şubesi olmaya bu konuda talibim, şimdiden belirteyim :)

2. Kitapevi Çalışanı: Evet bu noktada tamamen entel dantel olma arzumla karşı karşıyasınız. Şöyle butik kitapçılar vardır ya, ana caddelerin bir arka sokağında yer alır, mutlaka 3-5 müdavimi vardır. Çalışan, o kişilerle mutlaka sohbet eder, çay ikram edip son okudukları kitabı tartışır ve onlara yeni şeyler önerir. Heh işte bunu yapmaya yetenekli olmak istiyorum bende. Kültürüme kültür katmak, yeni insanlarla tanışmak istiyorum.

1. Saç Aksesuarları Tasarımcısı: Daha öncesinden hiç aklımdan geçmemişti böyle bir işi denemek ama düşününce çok enteresan geldi kulağıma. Böyle süslü süslü taşlarla veya tüllerle bezeli değişik taçlar; tokalar yaratmak sanki keyifli olurmuş gibi geldi. Ekmeğimi kazanacak kadar yaratıcılık ve gerekli sabır da olduğuna göre; tasarımlarımla kendime müşteri bulurdum sanırım.

Üst üste farklı mesleklerin cazibesinden neden bu kadar detaylı bahsettiğimi merak edenleri, ilk postum "prologue" un 3. paragrafını yönlendirmek istiyor, gözlerinizden öpüyorum.
(p.s: resimler, www.hayalimdekiiş.com sayfasından alıntıdır.)

14 Ekim 2009 Çarşamba

Hayat kurtaran alternatif meslekler

En sonunda tez bitti, Assos'da güzel bir tatil yapıldı ve blog yazılarına söz verildiği gibi ama 1 ay rötarla geri dönüldü!!!

Yeni bir yazı yazma şevkimi taaa 1000km uzaklardan canlandıran, kafadara (!) teşekkürü borç bilirim :))

Bazen 1 günlüğüne denemeyi istediğim meslekler var. Özellikle de böyle hiçbirşey düşünmesem dediğimde veya herşeyden kaçasım, uzaklaşasım geldiğinde aklıma zaman zaman düşerler.

İşte bahsi geçen "iyi saatte olsunlar" bana misafirliğe geldiğinde, edindiğim mesleklerden top 5 listesi yaptım sizlere :)

5. Fabrikada tütün sarmak: Son dönemde sigaraya verdiğim paranın haddi ama hesabı olmayınca, tütün sarıp içmeye başladım. İlk başladığım günlerde bir paket sigara için 1 saat harcadıktan sonra, işi profesyonelleştirip elimi hızlandırmayı planladım. Bu iş sanırım tam bana göre, kulağıma da takarım müzikçaları, alpay'dan fabrika kızı eşliğinde herşeyden kaçar, uzaklaşırım :)

4. Antika Saat Tamiri Ustası: Dışardan bakıldığında gözün devasa görünmesine sebep olan tek mercek şeklindeki büyüteçlerden takıp, saatin pilini değiştirmek; işlemeli akrep ve yelkovanın tozunu almak istiyorum. Duvarda asılı duran büyüklü küçüklü antika saat tiktakları ile Alice harikalar diyarındaki bay tavşanın, dükkanımın müdavimi olduğu hayaline dalmak; guguklu saatlerin ding dong sesiyle ise klasik bir saat tamiri ustası gibi pala bıyığımın olduğunu gördüğüm kabustan uyanmak istiyorum :)

3. Çımacı: Kimi zaman Beşiktaş'tan gelen yolcular için vapurun halatını iskeleye bağlamak, kimi zaman da Eminönü'nden gelen sabırsız yurdum insanının uzun atlama sonucu denize düştüğü esnada, halatları gevşetip hayat kurtarmak istiyorum. İdo görevlilerinden ise makul boyutlarda eldiven üretmelerini rica ediyorum.

2. Fayton Şöförü: Sakin sessiz Büyükada sokaklarında, turistleri Aya Yorgi Manastırı'na çıkan yolun başına kadar götürüp, yol boyunca konuşmamalarını, arkalarına dönüp bakmamalarını ve bu sayede dileklerinin gerçek olacağı konusunda bilgilendirmeyi, türk müşterilerimi ise "hatırla sevgili" dizisi işte bu iki köşkte çekilmişti diyerek tavlamayı çok istiyorum.

1. Enginar Satıcısı: İşte favori mesleğim. Şöyle şehrin merkezine yakın ama sakin bir sokakta minik bir tabureye oturup, diğer yanıma da mavi bir leğen alıp enginar soymak istiyorum. Nasıl bir sanattır o tanrım! Sapını at, dış yaprakları temizle, sonra enginarı döndürerek yapraklı bölümü daha derinden kes (işte bu noktada değişik şekiller vermeyi, sevgililerin baş harflerini enginar kalbine kazımayı kampanya olarak sunmak istiyorum), kalan tüyleri kes temizle, içini limonla ov ve yine içine limon sıkılmış suda o yanıbaşımdaki mavi leğende beklet. İddia ediyorum insan transa geçer, o gün insanda ne dert kalır ne tasa.


0-12 kategorisine hala dahil olsam, önümüzdeki 5 yıl boyunca her 23 Nisan'da teker teker denerdim hepsini, ne de güzel olurdu. Yetişkinlere yönelik de bir bayram olsun bundan sonra, 21 ocak Gerçekleştirilmeyen Hayaller Bayramı olsun mesala (hiç bir özel gün için rezerve edilmedi sanırım ocak ayı, kabotaj bayramı dahil :P)

O halde önümüzdeki bayram görüşmek üzere sevgili blog okuyucuları, esen kalın:P